Yeni Yıla Umutla Girmek İçin Nedenlerimiz Var
Bayram BOZYEL*
Her yeni yıl geçmişin
muhasebesini yapmak ve gelecek için umutlar beslemek için önemli bir fırsat.
Şimdi Lozan Antlaşması’nın yüzüncü yıl dönümü bağlamında bir de 100 yıllık bir
muhasebe ve durum değerlendirmesi ihtiyacı gündeme eklendi, hem Kürtler hem de
Türkiye devleti açısından.
Kürtler bakımından yüz yıllık bir
muhasebe kolay bir iş olmasa gerek; az gittik çok gittik nihayet 1991 Birinci
Körfez Savaşı ardından makûs talihimizi yere serdik ve Kürdistan’ın güneyinde
defakto bir özgürlüğün kapasını aralayabildik.
O günden bugüne özgürlük yolunda
ve kırılgan bir zeminde düşe kalka epey yol aldık sayılırız. 2005 yılında
yapılan Irak Anayasası çerçevesinde Kürdistan Bölgesi’nin federe bir statüye
kavuşması Kürtlerin özgürlük mücadelesinde önemli bir eşiğe işaret eder.
Kürtler, ülkelerinin bir parçasında olsa bile artık dünya denklemine girmiş ve
uluslararası sistemin bir parçası olma payesini elde etmişlerdir.
Ortadoğu gibi istikrarsız bir
coğrafyanın demokrasi çorağı bir ülkesi Irak’ta Kürdistan Bölgesi; demokrasi,
temel haklar, azınlık hakları, çok partili sistem, basın özgürlüğü alanında
ülkenin geri bölgeleriyle kıyas kabul etmez ileri bir noktadadır, her şey göz
kamaştırıcı değilse de…
Şu bir gerçek, Ortadoğu’da an
itibariyle demokrasi kültürüne yatkın, dünyayla barışık, bölgesel ve küresel
barışa katkı sunmaya hazır ulusların başında Kürtlerin geldiğini söylemek
abartı değil.
Bu tablo Kürdistan Bölgesi’ni Irak’ta
istikrarı inşa sürecinin kilit unsuru haline getirirken, onun küresel güçler nezdindeki ağırlık ve
saygınlığını artırıyor. Kürtler ilk kez uluslararası denklemde bu denli ağırlık
kazanmış ve muhatap olarak kabul görmüş durumdadır. Bu geçmişte hayal
edilemeyecek bir durumdur.
Elde ettiği kazanım ve demokratik
deneyimler aynı zamanda Kürtleri ilgili bölge devletlerinin hedef tahtası
haline getiriyor ki bunda da tezat bir durum yok.
Suriye’de de Kürtlerin tarihsel
bir dönemecin eşiğinde oldukları bir gerçek. Eninde sonunda yeni bir Suriye
kurulacak. Yeni bir Suriye ise ancak
Kürtlerin varlığı ve hakları kabul edilerek inşa edilebilir. Kurulacak yeni
Suriye’de barış ve istikrarın temini Kürtlerin özgürlükçü ve demokratik
enerjisinin sürece dâhil edilmesiyle mümkün.
Kürt Kızı Jina Emini’nin 13 Eylül
2022 tarihinde rejim polisi tarafından katledilmesinin tetiklediği halk hareketi
gelinen aşamada bütün İran’ı baştanbaşa sarmıştır. İran’da yaşayan bütün halkların katılımıyla
süren rejim aleyhtarı direnişinin merkezinde Kürlerin olduğu açıktır. Doğu
Kürdistan siyasi partileri rejim karşıtı halk hareketini şiddetten özenle korumakta
ve stratejik bir akılla İran muhalefetini ortak ve birleşik demokrasi rotasında
tutmaya çalışmaktadır. Başka bir ifadeyle Kürtler despot rejimden kurtulma ve İran’ı
özgürleştirme mücadelesinde başat bir rol üstlenmiş durumdadır.
CAN ALICI NOKTA TEFAQ/İTTİFAK
Bölgede Kürtlerin hızla öne
çıktığı ve ilgi odağına dönüştüğü bir iklimde riskler de az değil. Bu risklerin
başında Kürtlerin kendi aralarındaki uyuşmazlık ve çekişmelerden kaynaklanan
sorunlar geliyor. Birlik meselesi Kürtlerin en kadim yaralarından biridir, büyük
Kürt filozof Ahmedê Xanî’den beri süregelen “bêtefaqî/ittifaksızlık” meselesi…
Son dönemde bu iç problemlere en
bariz biçimde Güney Kürdistan’da KDP ile KYB arasındaki ilişkilerde rastlıyoruz.
Irak’taki siyasi teamüller Irak
cumhurbaşkanlığı postunun Kürtler tarafından belirlenmesini öngörüyor. 10 Ekim 2021’de yapılan Irak seçimlerinden
sonra KDP ve YNK ortak bir cumhurbaşkanı adayında anlaşamadıkları için (başka
nedenlerle birlikte) Irak’ta hükümetin kuruluşu bir yıl gecikti. Irak’ta
hükümetin bir yıl geç kurulmasının faturasını sadece Araplar değil, Kürtler de
kendi payına ödedi. Neyse ki sonuçta iki
tarafın zımni anlaşmasıyla bir cumhurbaşkanı seçildi ve böylece Irak’ta hükümet
krizi geride kaldı.
01 Ekim 2022 tarihinde yapılması
öngörülen Kürdistan Bölge seçimleri tarihinin ertelenmesi başka bir kriz
kaynağına dönüştü. Söz konusu krizden kaynaklı olarak KYB Kürdistan
Hükümeti’ndeki çalışmaları boykot etmeye başladı, bir kısım partiler parlamento
çalışmalarından geri çekildi. KDP ve KYB arasındaki söz konusu uyuşmazlıklar
bölgedeki istikrarsızlığı daha çok derinleştiriyor.
Kürdistan Bölgesi’ndeki askeri ve
idari çift başlılık hem içerde hem de dışarda haklı bir eleştiri konusu. Uluslararası
Koalisyon ’un siyasi ve mali teşvikleriyle iki partiye bağlı peşmergelerin tek
çatı altında, Peşmerge Bakanlığı bünyesinde birleştirilmesi için başlatılan
program son dönemde aksamaya başladı. Hâlbuki bu alanda bir hayli mesafe
alınmıştı. KDP ve KYB arasında yaşanan çekişmelerin peşmergeyi birleştirme projesinin
çökmesinde belirleyici etken olduğuna şüphe yok. Uluslararası Koalisyon yaşanan
tıkanmadan dolayı Peşmerge Bakanlığı’na sunduğu mali desteği kesme uyarısında
bulundu. Bu Kürtlerin hak etmediği bir durum. Yaşanan söz konusu nahoş tablodan
sadece Koalisyon Güçleri değil, bütün Kürtler derin bir kaygı duyuyor.
Bölgedeki gerilimin tırmanmasına
bağlı olarak YNK lideri Bafıl Talabani KDP’ye karşı elini güçlendirmek amacıyla
Dokan’da siyasi partilerle toplantı gerçekleştirdi. Bafıl Talabani son olarak 20
Aralık’ta Suriye Kürt bölgesinde SDG komutanı Mazlum Abdi ve PYD üst
yöneticilerini ziyaret etti ve birlik mesajları verdi. Söz konusu görüşmede IŞİD’e karşı Koalisyon Güçleri
komutanı General Matthew Mcfarlane’nin bulunması dikkat çekiciydi.
Bu noktada altı çizilmesi gereken
nokta, bazı çevrelerin bu ziyarette Kürtlerin birliği açısından verdiği
abartılı tepkidir. YNK lideri Bafil Talabani’nin Suriye Kürt güçlerini ziyaret
etmesi, özellikle Türkiye’nin askeri operasyon tehdidinin gündemde olduğu bir
süreçte, önemlidir. Koalisyon Güçleri Komutanı McFarlane’nin fotoğraf karesinde
yer alması söz konusu ziyaretin simgesel önemini artırmaktadır.
ARABAYI ATIN ÖNÜNE KOŞMAK
Diğer yandan Bafıl Talabani’nin
SDG liderini ziyareti birkaç noktadan sorgulanmaya değer.
-Her şeyden önce YNK lideri
Talabani’nin Rojava ziyaretinin KDP ile ilişkilerin gerginleştiği bir döneme
gelmesi düşündürücüdür ve KDP’yi kuşatma projesini akla getirmektedir.
-İkincisi, Talabani’nin Suriye’de
Kürtlerin birlik çalışmalarına destek vermek anlamında ENKS ile görüşmesi arzu
edilirdi, bu yapılmadı.
-Üçüncüsü, YNK açısından ulusal
birliğe hizmet edecek somut ve sonuç alıcı adım, KDP ile yaşanan uyuşmazlıkları
çözmek ve Kürt halkının beklentileri doğrultusunda Güney Kürdistan’daki
kazanımları kurumsallaştırmak yönünde adımlar atmaktır.
Mevcut tablo içinde Kürt ulusal
birliği öncelikle her bir parçadaki Kürt partilerinin yakınlaşma, işbirliği ve
ittifakından geçer. Aksi durum arabayı atın önüne koşmaktır. Daha somut olarak
bugün Güney Kürdistan’da ulusal ve tarihsel görev; KDP ve KYB’ye bağlı
peşmegenin birleşmesi; istihbari, idari ve ekonomik yapının yekpare ve merkezileştirilmesi
için gecikmeden harekete geçmektir. Güney Kürdistan’da peşmergenin birleşme süreci
aksarsa bunun vebalı ağır olur. Ceremesini
sadece burada yaşayanlar değil, dünyadaki bütün Kürtler çeker.
Benzer bir durum Suriye Kürt
hareketi için de geçerlidir. Yanı başındaki ENKS ile ulusal bir uzlaşı
sağlamayan SDG/PYD’nin Bafıl Talabani ziyareti üzerinden birlik mesajları
vermesi yanıltıcıdır. Suriye’de Kürtler bir statüye kavuşmak ve uluslararası
zeminde ellerini güçlendirmek istiyorsa bunun yolu PYD ve ENSK’nin ortak
siyasi, idari ve ekonomik bir yönetimi inşa etmelerinden geçer. Bölgede
Kürtleri koruyan ve destekleyen ABD, Fransa ve benzeri güçlerin de istediği budur.
Suriye Kürt bölgesinde ortak bir ulusal yönetimin kurulması dış müdahalelerin önünü
kesmek bakımından da önemlidir.
Türkiye’ye gelince; Kürt
karşıtlığı siyaseti bakımından deniz tükenmiş, mevcut otoriter ve inkarcı anlayış
sürdürülemez hale gelmiştir. Bütün göstergeler Kürtler özgürlüğe ulaşmadan
Türklerin tek başına barışa ve refaha ulaşmayacaklarını göstermektedir. Bunun
anlamı şu; Kürt ulusal demokratik güçleri ile Türkiye’nin değişim ve
demokrasiden yana aktörleri güçlerini birleştirdiğinde aydınlık bir geleceğin
kapısını aralayabilir, her iki halkın eşitliğine dayalı bir sistem kurabilir.
Başka bir ifade ile bugün Kürtler
geçmişte hayal edilemeyecek fırsatlarla karşı karşıya. İç bütünlüğünü sağlamış,
demokratik değerlere yatkın, dünya ile barışık bir halkın insanlık ailesi
içinde özgür ve onurlu temsil hakkını kazanması zor değil. Kürtler birleşir ve
geçmişin yenilgilerinden gerekli dersleri çıkarırsa, hem gelecek yılı hem de
bir sonraki yüzyılı kazanmamak için hiçbir neden yok.
Umutlu olmamız için çok neden
var. 30.12.2022
*PSK Genel Başkanı
DUVAR Gazetesi